Tülin Uygur I
Rinkeby’de yaşayan gençlerin sorunlarını, isteklerini saptayıp bunları yukarı havale etmek (Allah’a değil tabii ki, belediyenin karar mekanizmasının üst noktalarında oturan ve çoğunluğu İsveçli olan bürokratlara.) ve bu konularda bir gelişim sağlamak Tülin Uygur’un işi.
“Rinkeby etnik kökeni farklı bir çok grubun bir arada bulunduğu, sosyal farklılıkların birbirine karıştığı bir kenar mahalle “getto”. İnsanların eğitim durumları, geldikleri çevre çok farklı. Dolayısıyla yapılacak en ufak bir faaliyet için aileleri ikna etmek, mektup yazmak, gençleri ikna etmek gibi ön çalışmaları yapmak şart. Üstelik, sadece gençleri ve aileleri ikna etmek de yetmiyor, işyerindeki şefleri de ikna etmek gerekiyor. Kısacası, bir yandan göçmenlere karşı önyargı dolu bir sistemde, bir göçmen olarak öneriler, çözümler getiriyorsun, diğer yandan da gençler ve aileler seni sistemin bir parçası (belediye görevlisi) olarak görüp gerekli desteği vermiyorlar. “
Tülin Uygur, yalnızca Türk gençlerine, özellikle kızlara yönelik çalışmalar da yapmış.
“Çalışmalara ilk başladığım yıllarda Türk kızları pek katılmıyordu, ama son zamanlarda çok rahat katılıyorlar. Ben, gezi etkinliklerine önem veriyorum. Şehir gezileri, kamplar gibi. Çünkü, gezmek insanların ufkunu genişletir. inanır mısınız, Stockholm ‘de doğmuş büyümüş ama, şehir merkezine adımını atmamış kızlar bile vardı.”
Çalışmalarında eğitim konusuna ayn bir önem veriyor Uygur. Gençleri okumaya teşvik ediyor, okul sorunlarıyla ilgileniyor, notları iyi olanları ödüllendiriyor:
“Sekiz yıl önce üniversitede okuyan neredeyse tek Rinkebylü genç yokken, şimdi kızlarımız da dahil bir çok gencimiz yüksek öğrenim görmekte. Ben bu gelişmeden gurur duyuyorum. Ama, daha hızlı bir gelişmeye gerek var, zaman kaybetmemeliyiz.”
Tülin’e göre İsveç toplumuyla kaynaşmayı engelleyen unsurların başında dil sorunu geliyor. Bu temel sorunun yanında birçok yan sorunlar da var elbette.
-Uyuşturucu sorunu çok büyük. Birçok genç denemek için kullanıyor. Bunlardan bazıları uyuşturucu bağımlısı olurken, bazıları da para için böyle bir zehirin satıcısı oluyorlar. Bu sorunu yaşayan aileler ya utanıp sorunu görmezden geliyorlar ya da çocuklarını dışlıyorlar. Gençlerin yetiştirilme tarzından doğan sorunları da var. Genelde, erkekler alabildiğine serbestken fazlar neredeyse göz açtırılmadan yetiştiriliyor. Bu da kızları çok olumsuz etkiliyor.
-Ayrıca, parçalanmış aileler sorunu var. İki evli, yani isveçli kadınlar ile beraber yaşayıp da, nikahlı eşini ve çocuklarını dışlayan, küçümseyen babalar var. Bu tür parçalanmış ailelerde kadınların yükü çok ağır. Çevreye karşı, çocuklara karşı ve kendi bunalımlarına karşı savaş veriyorlar. Üstelik, bu kadınlara verilen destek çok az. Genellikle, bu tür sorunlu evliliklerin çocukları da sorunlu oluyor. Buna rağmen, birçok aile oğullarının isveçli, Finli sevgilileri olduğunu bile bile onları Türkiye ‘den getirdikleri kızlarla evlendiriyorlar. Neyse ki, burada yetişen gençlerden bazıları birbirleri ile mutlu evlilikler kurmaya başladı.
-Bir diğer sorun da evlilik içi şiddet olayı. Babanın anneyi dövdüğü, ezdiği bir evde büyüyen erkek çocuklarda saldırganlık, kızlardaysa “koca dayağı normaldir” anlayışı gelişiyor.
-İş piyasası da başlı başına büyük bir sorun. Gençlerimiz iş piyasasında dışlanıyorlar. Meslek eğitimleri olsa dahi iş bulamıyorlar.
-Bu konuda suç tamamen lsveç sisteminde. Hem sorun tesbiti aşamasında dürüst değiller, hem de çözüm üretmekte isteksizler. Gençlerimizin dışlanması daha lise yıllarında başlıyor. Çoğunlukla göçmen gençlerin ve isveçli gençlerin okullarda ayrı köşeleri var. Aynı çatı altında, dünyaları ayrı, değer yargıları ayrı, gelecekleri ayrı gençler.”
Derdini söylemeyen derman bulamaz diyerek, hep sorunlar ve nedenleri üzerinde durduk. Ya çözümler…
-2000’li yıllara geldiğimiz şu günlerde, bütün sorunların en önemli ilacı eğitim. Her alanda, her seviyede, herkese yönelik eğitim… Ancak eğitim yolu ile ufkumuzu genişletebilir, toplumsal atılımlar yapabiliriz.
-Ayrıca, bu toplumda gençlerin dertlerini anlatabilecekleri, sağlık sorunlarına çözüm bulabilecekleri kurumlar çok. Gençlerimiz ruhsal ya da fiziksel herhangi bir sorunları olduğunda, hiç çekinmeden en yakınlarındaki “ungdomsmottagning” denilen gençlik polikliniklerine giderek burada aile problemlerinden tutun cinsel sorunlarına kadar her konuda yardım alabilirler. BRİS, JOURKOMPIS, TJEJJOUREN … gibi telefon danışma hatları da gençlere yardım etmek için var olan servisler.
Evet gençler, sosyal hizmet uzmanı Tülin Uygur’la, sizler için, sizin sorunlarınıza dair bir söyleşi yaptık. Biliyoruz, genç olmak sanıldığı kadar kolay değil. Ama, unutmayın ki, hayatınızın en güzel dönemlerinden birini yaşıyorsunuz.
Zaman çabuk geçiyor, bir bakmışsınız ki yıllar geçmiş ve siz çoluk çocuğa karışmışsınız bile. İşte o gün gelip de geçmişi düşündüğünüzde “ah keşke … ” dememek için gençliğinizin değerini çok iyi bilmek ve bu günlerinizi en iyi şekilde değerlendirmek zorundasınız.
Sorunlardan korkmayın, sorunların olduğu yerde çözümler de vardır. Yeter ki o çözümleri görmek, bulmak için istekli olun ve birşeyler yapın. Kendi kaderinizi kendinizin çizdiğinizi, yarınınızı bugünkü düşünce ve eylemlerinizle kendinizin oluşturduğunuzu unutmayın!
Tülin Uygur: Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. Aynı okulun ekonomi bölümünde master yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktora eğitimine başlamışken, 1983 yılı Aralık ayında İsveç’e geldi. 1990 yılından bu yana ise Rinkeby’de, Sosyal Hizmet Uzmanı olarak çalışıyor. Stockholm Üniversitesinin Sosyal Antropoloji Bölümü için, gençlerimiz ve sorunları hakkında bir “master” araştırması hazırlıyor.
I Mayıs 1999