Dr. Seher Korkmaz |
Hareketsizliğin pek çok hastalık ile an ilişkisi yıllar boyunca çeşitli boyutlarda araştırıldı ve tespit edildi. Günümüzde yapılan sağlık harcamalarından yüzde otuz ile ellisi kalp krizi, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı gibi hareket eksikliği ile bağlantılı hastalıklardan kaynaklanıyor.
Hareketsiz kişilerin kalp ve damar hastalıklarından birine yakalanma olasılığı iyi fizik kondisyon sahibi kişilerden tam beş kat daha fazla .
Dolayısıyla hareketsizlik ve kötü beslenme alışkanlıkları (yağlı yemekler, yetersiz sebze ve meyve tüketimi gibi) kalp damar hastalıklarının artmasına neden oluyor. Karamsar tablo bununla da bitmiyor. Tıp dünyası şeker hastalığının 2000’li yılların en zor sağlık problemlerinden biri olacağını konuşuyor.
Şeker hastalarında, vücuttaki besinlerin kullanılmasını sağlayan en önemli hormon olan insulin, ya az miktarda salınıyor ya da vücut insuline karşı duyarlılığını kaybettiğinden bu hormon görevlerini yerine getiremiyor. Sonuçta ise dengesiz metabolizma 10-15 yılda körlük, kangren veya böbrek yetmezliği gibi ciddi sağlık problemlerine yol açıyor.
Hareketin yararları
Düzenli egzersiz, kan basıncını düşürüyor ve kan yağları oranlarını damar sertliğini engelleyecek şekilde değiştiriyor. Yeterince hareket edenler, yağlı yemek yeseler bile vücut alınan yağı en iyi şekilde kullanarak damar sertliği riskini en aza indiriyor. Egzersizin, kalp kaslarına giden kan ve dolayısı ile oksijen miktarını arttırarak kalbi koruduğu da düşünülüyor.
Şeker hastalığının tedavisi sırasında, insulin hormonunu ilaç olarak vermek yeterli değil. Çünkü; vücut kaybettiği insulin duyarlılığı nedeniyle metabolizmayı eski dengesine oturtamıyor. Düzenli egzersiz, insulin duyarlılığını arttırınanın en etkili yoludur. Üstelik, yapılan egzersizin etkisi çok kısa zamanda, yaklaşık bir iki günde ortaya çıkar, bırakıldığında ise üç ile on gün arasında kaybolur.
Stres ve hareket
Stres, sağlıklı kişilerde bile kalp ve damar fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyerek bazı geçici hastalık belirtilerine neden olabiliyor.
Araştırmalara göre, kalp krizi geçirenlerin büyük bir çoğunluğu kriz öncesinde özel veya iş hayatlarında stresli dönemler geçirmişler. Düzenli olarak egzersiz yapan kişilerde ise, vücut fonksiyonları stresli dönemlerde bile normal seyrini koruyor. Dolayısı ile stresin olumsuz etkileri kolayca geçiştirilebiliyor.
Egzersizin insan vücuduna sağladığı yararlardan bir diğeri de, kişinin kendini iyi hissetmesine yardımcı olan morfin benzeri maddelerin salınımını arttırmasıdır.
Ne sıklıkta ve kaç saat?
Her gün toplam bir saatlik tempolu yürüyüş ya da 20 dakikalık koşu ile kalp krizi riski yüzde 30 oranında azaltılabilir.
Şeker hastalarında ise aynı miktar egzersiz, riski yüzde 75 azaltır. Görüldüğü gibi düzenli egzersizin özellikle şeker hastalarında hiç de azımsanmayacak etkileri var.
Sağlıklı bir yaşam istiyorsak hiç zaman yitirmeden kendi koşullarımıza uygun bir egzersiz biçimi seçip yavaş bir tempo ile düzenli egzersize başlamalıyız. Önceden bir hastalığı olanların doktora danışmalarında büyük yarar var.
Aslında, düzenli egzersiz yapmaya zaman bulamayan kişilerin bile yapabilecekleri şeyler var. Asansör yerine merdivenleri tercih etmek, işe giderken otobüsten bir durak önce inmek gibi çeşitli fırsatlar yaratmak bizim elimizde.
Düzeltme: Geçen sayımızda, Doktor Seher Korkmaz ile yapılan söyleşide bir hata sonucu Korkmaz’ın uzmanlık alanı olan farmakoloji, “eczacılık” olarak açıklanmıştı. Farmakoloji, eczacılık ile ilişkili olsa da, ezacılık ile aynı anlama gelmemektedir. Farmakoloji; hekimlikte ilaçla tedavi yöntemlerini eğerlendiren, yeni ve daha etkili ilaç gelişimini, ilaçlarının etkilerini tanımlama ve önleme yöntemlerini araştıran bir bilimdir.
| Mayıs 1999